Proje ve ağır yük lojistiğinin kalbi Türkiye’de atacak
Proje ve ağır yük lojistiğinin tüm aktörleri 18-19 Kasım tarihleri arasında İstanbul düzenlenen Breakbulk Türkiye Konferansı’nda buluştu. Konferansta, coğrafik konumu ile bölgesel proje ve ağır yük taşımacılığının kalbi haline gelen Türkiye’de enerji alanında 2023 yılına kadar gerçekleştirilmesi planlanan 122 milyar dolarlık yatırımın sektör açısından önemli fırsatlar yaratacağının altı çizildi.
İstanbul bu yıl ikinci kez Breakbulk Türkiye Konferansı’na ev sahipliği yaptı. 18-19 Kasım tarihleri arasında Ceylan Intercontinental İstanbul Otel’de yapılan konferansa proje ve ağır yük lojistiğinde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası alanda birçok temsilci katıldı. Konferansta, Türkiye’nin Kuzey Irak’ın zengin petrol sahalarına açılan kapı olarak konumu, 2023 için planlanan enerji yatırımlarının proje ve ağır yük lojistiği sektörüne yansımaları, “Arap Baharı” ile bölgede yaşanan karmaşanın sektöre etkileri gibi birçok konu masaya yatırıldı. Coğrafik olarak Asya, Ortadoğu ve Avrupa’nın kesiştiği bir noktada olan Türkiye’nin, bölgesel proje ve ağır yük taşımacılığının kalbi konumunda olduğu belirtilen konferansta, 2023 yılına kadar gerçekleştirilmesi planlanan 122 milyar dolarlık enerji yatırımlarının da sektör için önemli fırsatlar yaratacağının altı çizildi.
TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR İŞ ALANI YARATACAK
Konferansta Kıta Lojistik Genel Müdürü Emre Eldener moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Enerji Bağımsızlığı ya da Son” başlıklı panelde Türkiye’de gerçekleştirilecek enerji yatırımlarının lojistik sektörüne yansımaları masaya yatırıldı. Panelde bir konuşma yapan Emre Eldener, enerjide %72.2 oranında dışa bağımlı olan Türkiye’nin temel amacının bunu azaltmak olduğunu söyledi. Türkiye’nin dünyada birinci enerji tüketiminde 21. sırada olduğuna dikkat çeken Eldener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin gündemindeki en önemli konulardan bir tanesi nükleer enerji. Küresel anlamda bakacak olursak, dünyada elektriğin ’ü nükleer enerjiden sağlanıyor. Japonya bu alanda yaptığı çalışmaları durdursa da hala nükleer enerjiye bel bağlayan ülkeler var. Türkiye de 2023’e kadar iki nükleer enerji santralini devreye almayı hedefliyor. Türkiye için bir diğer önemli konusu ise doğal gaz ve ham petrol boru hatları projeleri. Türkiye birinci enerji kaynaklarının var olduğu doğu ülkeleri ile tüketildiği batı ülkeleri arasında önemli bir kavşak noktasında. Kuzey Irakla yapılan görüşmeler sonrasında Türkiye’nin güney doğusunda gelen yeni boru hattı projeleri inşa edilecek.
Türkiye’deki elektrik enerjisi üretiminin 2023 yılına kadar iki katına çıkarılması hedefleniyor. Bu anlamda enerji sektörüne önemli yatırımlar yapılacak. Bu nedenle herkes Türkiye’yi enerji üretimi için önemli bir piyasa olarak görüyor. Ayrıca bu yatırımlar lojistik sektörü için de iş anlamına geliyor. Bu da bu panelin önemini gösteriyor.”
122 MİLYAR $’LIK YATIRIM İŞTAH KABARTIYOR
GAC Türkiye Endüstriyel Projeler & Hat Taşımacılığı Genel Müdürü Cüneyt Alkan ise panelde yaptığı konuşmada dünya enerji projeksiyonuna göre 2035’TE dünya nüfusunun 8,5 milyar kişiye ulaşmasına paralel olarak bugüne göre %35 daha fazla enerjiye ihtiyaç doğacağını söyledi. Bu ihtiyacın önemli bir kısmının Türkiye’nin etrafındaki ülkelerden karşılanacağını vurgulayan Alkan, “Türkiye, içinde bulunduğu jeopolitik ve coğrafik konum açısından proje taşıyıcıları ve lojistik sektörü için de birçok iş imkanının olacağı, köklü bir ülke durumunda” dedi. Türkiye’de önümüzdeki 10 yılda enerji alanında önemli yatırımların gerçekleştirileceğine dikkat çeken Alkan, şöyle sürdürdü: “Türkiye hükümeti 2023 yılına kadar enerji sektörüne toplam 122 milyar dolar yatırım yapacak. Bu da yıllık bazda yaklaşık 12,2 milyar dolar yatırım anlamına geliyor. Bu tüm lojistik sektörleri için oldukça iştah kabartıcı bir rakam. Türkiye’de doğal gaz ve petrol alanında gerçekleştirilecek projelere bakacak olursak. Bunlardan birincisi Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi. Bu projeyle Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya doğal gaz taşınması planlanıyor. 2015 yılında başlayacak proje 2018’de Türkiye’ye, 2019’da da Avrupa’ya ulaşacak. Yaklaşık uzunluğu 2 bin km civarında olacak projeyle, yıllık 32 milyar metreküp doğal gaz taşınacak. Diğer bir proje Türkmen doğal gazının yine Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması. Üçüncü projesi ise Türkiye ile Irak Yönetimi arasında imzalanan antlaşma neticesinde Kuzey Irak’taki ham petrolün ve doğal gazın kurulacak yeni hat ile Kerkük’ten Yumurtalık’a taşınması. Bu projenin de 2020’de bitirilmesi planlanıyor. Tabi bu proje sadece boru değil, lojistik firmalarının iştahını kabartacak şekilde birçok ekipman taşınacak. Türkiye’de enerji alanında gerçekleştirilecek diğer önemli yatırımları ise, İzmir Aliağa’daki STAR Rafinerisi, Ceyhan bölgesine yapılacak rafineri, petrokimya ve enerji depolama tesisleri, nükleer enerji santrali yatırımları, yenilenebilir enerji ve madencilik alanındaki yatırımlar. Tüm bu yatırımlar lojistik sektörü için önemli fırsatlar doğuracak.”
PROJE LOJİSTİĞİ NİŞ ALANLARDAN BİRİ
Türkiye’de proje ve ağır yük lojistiğinde yaşanan zorluklara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mağdenli Proje Taşımacılığı Koordinatörü Ceyda Şen de, şunları aktardı: “Siz en büyük jeneratörleri, en büyük transformatörleri taşıyabilirsiniz. Ama gidecekleri yere zamanında gönderemezseniz bu çok önemli bir problem yaratır. Türkiye’de yapılan taşımaların önemli bir kısmı AB kriterlerine uygun olarak yapılmıyor. Bu da bizim gibi AB kriterlerine uygun olarak hizmet sunan firmaların rekabetçiliğini olumsuz yönde etkiliyor. Yine her taşımacılık için alınması gereken izinler var. Bir kurum eğer gerekli izni vermezse taşıma yapamıyoruz. Yine yapılan proje taşımalarında limanlar önemli bir sorun. Özel limanlar operasyonlar için uygun ancak maliyetleri çok yüksek. Bunu yabancı iş ortaklarınıza açıklamak zor olabiliyor. Yaşanan olumsuzluklara rağmen hem Türkiye hem de dünyada proje lojistiğine yönelik fırsatların artacağına inanıyorum. Çünkü proje ve ağır yük lojistiği hala niş alanlardan biri.”
RÜZGAR GELECEK VADEDEN BİR PAZAR
Breakbulk Türkiye Konferansı’nda tartışılan önemli konulardan bir de rüzgar enerjisi projeleri ve bu alanda sunulan lojistik hizmetler oldu. “Rüzgarın Yeniden Doğuşu” başlıklı panelde konuşan Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Şule Erkoç, Türkiye’de Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu’nun rüzgar enerjisi alanında önemli potansiyele sahip bölgeler olduğunu söyledi. Hükümetin yenilenebilir enerjiyi desteklediğini ve 2023 yılında rüzgar enerjisi alanında 20 bin MW’lık kurulu güç hedeflendiğine dikkat çeken Erkoç, “Rüzgar enerjisi son 5 yılda hızlı bir büyüme ivmesi yakaladı. 2013 yılı itibariyle 3 GW’lık bir kurulu güce ulaştık. 1 GW’lık proje yapım aşamasında. 6 GW’lık ise lisanslı proje var. Yapılan düzenlemelerle yeni lisans başvuruları alınacak. Ama belirlenen hedeflere ulaşmada alınan lisansların yatırıma dönüşmesi çok önemli” dedi. Erkoç, rüzgar enerji lojistiğinde, projelerin bölgesel dağılımının ve piyasasının hızının dikkat edilmesi gereken en önemli konular olduğunu söyledi.
NEDEN KÜRESEL LOJİSTİK FİRMALARI?
Supramar Genel Müdürü Bahadır Tonguç ise Marmara, Karadeniz bölgesindeki stratejik konuma sahip limanları ile Türkiye’nin ithalat ve transit taşımalar için önemli bir merkez olduğunu söyledi. Proje taşımacılığında kargonun varış noktasına en yakın yere taşınması için daha büyük gemilere ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Tonguç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye, BDT, Rusya, Karadeniz kıyısına yakın bir ülke. Okyanuslardan gelen kargolar Türkiye üzerinden bu ülkelere aktarılabilir. Türkiye’nin ticaret filosuna bakacak olursak kısa mesafeli gemilerden oluşuyor. Gelişmelere paralel olarak bu filo çeşitlendiriliyor ama halen küresel ağır yük gemilerine bağımlıyız. Bir de çok az operatör ağır yük ve çok amaçlı gemilere yatırım yapıyor. Kısıtlı kaynaklarla çalışınca, hizmet kalitesi de düşüyor. Bununla mücadele etmeniz gerekiyor. Peki firmalar neden küresel lojistik şirketleriyle çalışmayı tercih ediyor? Çünkü bu firmalar finans, sigorta, ekip ve altyapı alanında çok güçlü. Türk lojistik firmalarının bu alanlarda kendilerini güçlendirmesi gerekiyor ki, küresel lojistik firmalarıyla rekabet edebilsin.”
LİMANLARDA ALTYAPI GÜÇLENDİRİLMELİ
Vestas Lojistik Koordinatörü Emre Kara ise, rüzgar enerjisi yatırımlarında kısa ve güvenli taşımaların önemine dikkat çekti. Lojistik süreçlerde yaşadıkları zorluklara ilişkin bilgi veren Kara, şunları aktardı: “Ulaştırma süreçlerinde rampalar bizim için en büyük problem. Vestas olarak biz azami olarak 14 derece rampalı yollar istiyoruz. Ancak bazen yatırımcı firma ya da inşaat şirketi 17-18 hatta 20 derecelik rampalı yollar yapıyor. Böyle bir durumda sigortacımızı arıyor, sahada bir teftiş yapılıyor, gerekli önlemler alınıyor bu şekilde taşıma sürecini güvenli hale getiriyoruz. Bir diğer sorun ise limanlardaki depolama alanlarının yetersizliği. Rüzgar türbini kompanetlerinin projeye göre bazen aylarca depolanması gerekiyor. Ancak Türkiye’deki limanlarda bunu depolayabilecek sahalar yeteri kadar ne yazık ki yok. Var olan bazı depolar ise çok maliyetli. Yine örneğin yeterli kapasiteye sahip olmadığı için Aliağa bölgesindeki limanlar rüzgar türbini komponetlerini taşıyan gemileri kabul etmiyor. Bu nedenle İzmir Alsancak Limanı’nı kullanmak zorunda kalıyoruz. Bu limanın ise depolama kapasitesi yetersiz ve bir de oradaki trafiği göze almak gerekiyor. Rüzgar enerjisi sektörü gelecek vadediyor, ancak lojistik hizmetlerde altyapının güçlendirilmesi gerekiyor.”
SÜVEYŞ KAPANIRSA TİCARET OLUMSUZ ETKİLENİR
Arap Baharı’nın proje taşımacılığına yansımaları konulu panelde konuşan Project Cargo & Yacht Transport Genel Müdürü Erim Tabib de, Arap Baharı’ndan önce Türkiye ve Mısır arasındaki dış ticaretin önemli bir ivme yakaladığını, Türk şirketlerin Mısır’da gerçekleştirdiği yatırımlara paralel olarak bölgeye yönelik lojistik faaliyetlerde önemli artışlar yaşandığını söyledi. Mısır’ın proje lojistiği açısından önemli bir ülke olduğunu/olmaya devam edeceğini vurgulayan Tabib şöyle sürdürüyor: “Yine dış ticarette son yıllarda %375’lik bir artış yakaladığımız, Türk şirketlerinin önemli yatırımlar gerçekleştirdiği Cezayir de proje lojistiği alanında önemli bir ülke. Fakat bürokratik yapısı ve altyapı yetersizliği nedeniyle bu ülkede iş yapmak oldukça zor. Bazen bir kargoyu kuzeyden güneye aktarmak için bir aydan fazla beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Bir ayın sonunda da olumsuz cevap alabiliyorsunuz. Potansiyel var ama ağır yük taşımacılığı yapmak bu ülkede oldukça zor.” Süveyş Kanalı’nın proje taşımacılığı açısından önemini de değerlendiren Tabib, “Süveyş, deniz ticaretinde önemli bir pay alıyor. Kanal kapanırsa taşıma süresi 2 hafta daha uzar. Kısa vadede bölgede tedarik konusunda önemli sıkıntılar yaşanır ve fiyatlar artar. Yine dünya ticareti olumsuz etkilenir” dedi.