Gemi-tır-tren Üçgeniyle Devleşti
İlk Üyesi 1750’de İzmir’e Yerleşen Marsilyalı Arcas Ailesi’nin Şirketinin Başına 1964’te 19 Yaşında Geçen Lucien Arkas; Gemi, Tır, Tren ve Liman Sahibi Dev Bir Holding Yarattı. Arkas; Konya, Ankara, Eskişehir, Denizli, Kayseri, Gaziantep ve Erzurum’un Ürünlerini Alıp, Demiryolu ve Karayoluyla Türkiye’nin Limanlarına İndiriyor Sonra da Dünyaya Taşıyor.
İlk üyesi 1750’de İzmir’e yerleşen Marsilyalı Arcas Ailesi’nin şirketinin başına 1964’te 19 yaşında geçen Lucien Arkas; gemi, TIR, tren ve liman sahibi dev bir holding yarattı. Arkas; Konya, Ankara, Eskişehir, Denizli, Kayseri, Gaziantep ve Erzurum’un ürünlerini alıp, demiryolu ve karayoluyla Türkiye’nin limanlarına indiriyor sonra da dünyaya taşıyor.
TÜRKİYE’nin ’denizciliğine’ baş koyan İzmirli Lucien Arkas, hızla sanayileşen ve ihracat ürünleri artan illeri, Türkiye’nin ve dünyanın limanlarıyla entegre etmeyi başardı. İlk üyesi 1750’de İzmir’e yerleşen Arkas Ailesi’nin 1902’de kurduğu işletmenin başına 19 yaşındayken 1964’te geçen Lucien Arkas, turizm, dış ticaret gibi faaliyetlere son verdi ve denizciliğe odaklandı. Ardından da İstanbul ve Mersin’de şube açtı. Bugün ülke genelindeki tüm limanlarla, Anadolu kaplanları olarak adlandırılan sanayi ve ticarette atak yapan illerimiz arasındaki en güçlü ’taşımacı’ olan Arkas Holding’in şu anda 19 gemisi, 400 TIR’ı ve yılda 1.3 milyon konteyner elleçleyebilen kendisine ait limanı var.
DEDE KURDU, BABA GELİŞTİRDİ: Arkas Holding’in Başkanı Lucien Arkas şöyle başlıyor anlatmaya: “1902’de dedem Gabriel Jean-Baptiste Arcas, iki Fransız ortağıyla ithalat şirketi kurdu. Ortakları, Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’den ayrıldı ve dedem 1935’e kadar tek başına devam etti. 1935’te Marsilya’da yaşayan babam Lucien Gabriel Arcas Türkiye’ye çağrıldı ve görevi devraldı. 1943’te güçlü bir armatörlük şirketi babama, acentelik teklif etti. 1944’te kendi adına deniz acenteliği kurdu ve böylece ailemiz denizcilikle tanıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gemi sayısı arttı ve acente büyüdü. Tren nakliyesi, dış ticaret ve yolcu gemileriyle bağlantılı turizme de girdi.”
BEN ’SADECE GEMİCİLİK’ DEDİM: 1964’te babasından görevi devralan Lucien Arkas iki sene sonra kesin bir karar alır ve önce turizm faaliyetlerine son verir, sonra da dış ticaretten vazgeçer. Lucien Arkas şöyle devam ediyor: “19 yaşımdayken aslında şirketi üstüme bıraktılar ve ’sen yaparsın’ dediler. Turizm, nakliye ve uluslararası ticaret yapıyorduk ama ciromuz çok küçüktü. Çünkü döviz yoktu ve ithalat çok zordu. İlk olarak ithalat işini bıraktım. Turizmi denedim ama o da çok zordu. Çünkü o yıllarda turizm altyapısı hiç yoktu.”
1972’DE İSTANBUL OFİSİ: Lucien Arkas’a kadar 8-10 daimi çalışanlı küçük bir aile şirketinin faaliyetleri olarak devam eden işler, bir anda toparlanır ve Türkiye’nin ekonomisindeki atılımlarla paralel olarak hızla büyür. Lucien Arkas, sadece gemicilik kararı aldıktan sonra 1972’de İstanbul’da ofis açar ve acente olarak büyümeye başlar. Arkas, “İlk atılımım 1972’de İstanbul’a açılmak oldu. İstanbul’a kapak atınca işler hızlı büyümeye başladı. Sonra Mersin’e de ofis açtım. 1970’ler yine de zorlu yıllardı asıl büyümeyi 1980’lerde yakaladık” diyor.
TL VE TELEKOM DEVRİMİ: Lucien Arkas şöyle konuşuyor: “Biz de esas büyümemizi 1980’den sonra başardık. 1970’ler de ne yapsan büyümek zordu, çünkü döviz yoktu. Önce TL serbestleşti sonra da telekomünikasyon devrimi oldu. Ufkumuz, kaderimiz bir anda değişti. Dış ticaret hızla büyüdü. Biz bu ortamda işimizdeki tecrübeyle öne çıktık. Konteyner taşımasında ustaydık ve 1980’lerde bu konu çok cazip hale geldi. Çanakkale Seramik, Şişecam gibi devlerin ürünleri hep bana gelmeye başladı. Sanayi müşterilerimin sayısı hızla arttı.”
Kayseri’ye, Konya’ya deniz götürmek budur
ARKAS Holding’in başkanı Lucien Arkas, girişimci olarak Türkiye’nin geleceği konusunda çok iyimser. Arkas, “Ben 10 sene sonra ’çok işim olacak’ diye Erzurum’da yatırım yaptım. Çünkü 10 sene sonra orası çok büyük bir ticaret merkezi olacak. Anadolu’nun birçok vilayetinde bunu yapıyorum. Anadolu içlerinden konteyneri limana kadar taşımak çok önemli. Elazığ’dan mermeri alıp 80 konteyner blok trenle, Mersin’e indiriyorum, oradan da Çin’e götürüyorum. Bu trenler Mersin’den Elazığ’a boş gidiyor ama önemli değil. Biz malı yerinde yapıyoruz, limanda sadece yükleme oluyor. Böyle 14 vilayete ulaştık. Sayıları daha da çoğalacak. Bursa’nın yükü niye İzmir’e gelsin ki. Bu yüzden 15 sene önce Gemlik’e gittik. Antalya’ya kimse uğramazdı, biz gittik, Antalya’nın ihracatı patladı. Biz sanayicimizle ortak gibiyiz. Kayserili sanayici çağırdı ’gel OSB içinde yer verelim deponu kur’ dedi, gittim. Gaziantep, Konya aynı şekilde. Önce az başladı şimdi çok iyi gidiyor. Biz limanları Anadolu’nun içine kadar sokmuş olduk. Kayseri’ye Konya’ya deniz götürmek budur. Bana göre artık Türkiye’yi durdurmak mümkün değil. Türkiye’nin büyümesi için ne öngörülüyorsa siz ikiyle çarpın. Olmazsa gelin bana hesap sorun. Mesela demiryolu işi çok gelişecek. Çünkü karayoluyla Türkiye’yi beslemek artık mümkün olmayacak.”