Raylı ulaşım sistemleri en geniş anlamıyla “sabit bir yola (ize, raya vb.) bağımlı olarak hareket ederek yük ve yolcu taşıyan tek ya da birleşik araçlarla, bunların yardımcı tesislerinden oluşan sistemler” olarak tanımlanabilirler. Raylı ulaşım sistemleri en geniş anlamıyla “sabit bir yola (ize, raya vb.) bağımlı olarak hareket ederek yük ve yolcu taşıyan tek ya da birleşik araçlarla, bunların yardımcı tesislerinden oluşan sistemler” olarak tanımlanabilirler. Bu tanım içine tarihsel gelişim içinde görülen ahşap, demir ray ve beton yol üzerinde çalışan tek raylı (mono ray), çift raylı (düo ray) sistemler ve izli otomatik toplu taşım sistemleri (AGT: Automated Guideway Transit) girmektedir. Farklı çekiş tipleri olan atlı, kablolu, buharlı, dizelli, elektrikli, hava basınçlı, jet motor çekişli türler ile demirle demir, demirle lastik, betonla lastik, hava yastığı, manyetik yastık gibi sürtünme ve kaldırma biçimleri kullanılan raylı sistemler de bu kapsamın içindedir. Ayrıca, bu tanımın içinde zeminde, zemin altında ya da üstünde giden raylı sistemler de yer almaktadır.
Şehir içi gelişimin belirli bir aşamasından sonra ana eksenlerdeki ulaşım talebinin ancak raylı sistemlerle gerekli şekilde ve ekonomik biçimde karşılanması mümkün olabilmektedir. Yapılan çalışmalar, bu yargının gelişmekte olan ülkeler açısından daha büyük oranda geçerlilik taşıdığını göstermektedir. Gerçekten de bugün dünyada tramvaydan metroya kadar çeşitli raylı sistemler yüzlerce şehrin ulaştırma sistemlerinde önemli bir rol oynamaktadır. Son zamanlarda gelişmekte olan ülkelerin büyük şehirlerinde de raylı sistemlerin oluşturulması çalışmaları yaygınlaşmaktadır. Ülkemizde İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra Konya, Bursa, Eskişehir, Kayseri, Adana, Samsun, Gaziantep ve Antalya da raylı sistemler geliştirmiş ve geliştirmekte şehirler arasına girmiş bulunmaktadır. Bu şehirlerin yanı sıra birçok şehirde de raylı sistem planlamaları yapılmaktadır.
Büyük şehirlerin ulaşım sorunları, onların sosyal ve ekonomik varlıklarını sürdürebilmeleri, gelecekte yaşanılır çevreler olabilmeleri bakımından büyük önem taşımaktadır. Gürültünün ve hava kirliliğinin azalması, enerjinin daha verimli kullanımı, konforlu, güvenilir ve emniyetli taşımacılık gibi katkıları göz önüne alındığında raylı taşımanın şehir içi yolcu taşımacılığındaki önemi açıktır. Bu nedenle günümüzde hızla artan nüfus, işgücü ve araç sahipliğine paralel olarak ulaşım sorunları hızla büyüyen şehirlerimizde, ekonomik ve verimli bir ulaşım sistemi oluşturmanın en temel koşulu, diğer taşıma sistemleri ile entegre olmuş bir raylı sistem ağının oluşturulmasıdır.
Nüfusu 1 milyonu aşan şehirlerde, sıkışık saatlerde bir yöndeki ulaşım talebinin 6000 yolcuya ulaşması durumunda otobüs ile taşımanın yeterli olduğu, ancak 6000–15000 yolcu arasında tramvay ve hafif metro, yolcu sayısının 15000’i geçmesi durumunda ise metronun gerekli olduğu genellikle uzmanlar tarafından kabul edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde İstanbul, Ankara ve İzmir bu sınırları çoktan aşmışlardır. İstanbul’da bir yöndeki saatlik yolcu debisi 20–30 bin yolcuyu aşan birçok eksen bulunmaktadır. Bu düzeyde olmasa da Ankara, İzmir ve birkaç şehrimizde yoğun trafik eksenleri vardır. Bu nedenle, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bütün büyük şehirlerimizde raylı ulaşım sistemleri hayata geçirilmeye başlanmış, hatta metro, hafif raylı ve hızlı tramvay sistemleri de işletmeye alınmıştır.
Bununla birlikte, kaynakların sınırlı olduğu ve eldeki kaynakların daha dikkatli kullanılmasının gerekli olduğu bir ortamda sistem seçim kriterlerinin geliştirilmesi ve bunlara temel olarak oluşturulan çalışmaların belli standartlara oturtulmasına ihtiyaç vardır. Dünyadaki örnekleri şehirlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda uygulamaya geçirmemiz gerekmektedir. Örneğin şu anda Avrupa şehirlerinde, şehirlerin imajını yenilemek ve böylece şehir ekonomisini canlandırmak amacıyla yaygınlaşan tramvay veya hafif raylı sistemler, ülkemiz için, ancak şehir içi ulaşım talebinin karşılanmasında bu sistemlere gerek varsa düşünülmelidir.
Hazırlanan ulaşım etütlerinin bilimsel temellere dayalı araştırmaları içermesi ve önceliğin şehir içi ulaşım planının hazırlanmasına verilmesi raylı sistemlerin yapımından daha önemlidir. Ulaşım yatırımları, büyük finansman gerektirmesi, tamamlanmasının zaman alması, yapım ve işletme aşamalarında şehir içi yaşama tartışılmaz etkilerinin olması nedeniyle planlama, yapım ve işletme aşamalarında ciddi temellere dayandırılmalı ve gerekli planlama, finansman ve örgütlenme modelleri oluşturulmalıdır.
Günlük toplam toplum taşıma yolcu miktarının 700 binden fazla olduğu tahmin edilen yerleşim yerlerinde bu yolculukların tek bir ulaşım türüyle yapılması beklenmemelidir. Bu talep düzeyinde sadece otobüs tercih edilirse trafiğin tıkanması, ulaşım araçlarının kapasitelerinin üzerinde yolcu taşıması, yolculuk süresinin artması, araç işletme hızının azalması ve otobüs filosunun çok çabuk yıpranması söz konusu olacaktır. Hizmet düzeyindeki bu tür sorunlar özel araçlı yolculukları da özendirici etki yapabilecektir.
Otobüse dayalı toplu taşımacılıkla birlikte yoğunlaşan özel araç kullanımının şehirlerde yol açacağı çevresel etkiler de unutulmamalıdır. Benzer şekilde sadece raylı ulaşım sistemleriyle yolcu taşınması toplu taşımacılık akslarına kolay erişilebilir uzaklıkta olanların daha fazla faydalanmasına, diğer grupların ise ancak özel araçlarıyla duraklara ulaşmak suretiyle bu sistemleri kullanmasına yol açabilecektir. Bunun sonucunda da özel araç trafiğini arttırmak veya raylı sistemleri kapasiteleri altında çalıştırmak gibi iki olumsuz tercihle karşı karşıya kalınacaktır. Bu nedenle, şehirlerimizde yapımı sürdürülen veya planlanan raylı ulaşım sistemlerinin diğer ulaşım sistemleri ile bütünleştirilmesi gereği açıktır. Benzer şekilde sistem tercihlerinin şehirsel gelişmeyle entegre olması da önemli ve zorunludur. Şehir içi yolcu taşımacılığında toplu taşım sistemlerinin özendirilmesi ve gerekli olduğu durumlarda raylı sistemlerin yapılması, en ucuz veya en gelişmiş teknoloji yerine en uygun sistemin tercih edilmesi kaynakların etkili ve verimli kullanımı açısından oldukça önemlidir.
Son söz olarak, raylı ulaşım sistemlerinin yalnız başlarına şehir içi ulaşım sorununu çözemeyeceklerinin bilinci ile şehir içi ulaşım sisteminin bir bütün olarak düşünülmesi ve yönetilmesi gereği hatırdan çıkarılmamalıdır.