Mevsimlik İşçileri taşıyan Tren Ankara’da

İşçilerle beraber seyahat eden CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, mevsimlik işçilerin sorunlarının bugüne kadar Meclis’te etraflı bir biçimde konuşulup tartışılmadığını söyledi.

Diyarbakır’dan dün yola çıkan ve mevsimlik işçileri taşıyan tren yaklaşık 25 saatlik yolculuğun ardından bugün 14.00 sıralarında Ankara Gar’ına ulaştı. Diyarbakır ve çevresinde yaşayan mevsimlik işçiler, Sakarya’ya fındık toplamak için yola çıkmıştı. Aralarında hanım ve çocukların da olduğu mevsimlik işçilerin sorunlarına dikkat çekmek için Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da Ankara’ya kadar trenle gelenler içinde yeraldı. Tanrıkulu, yıllardır binlerce bireyin bu biçimde yolculuğa çıkmak mecburiyetinde kaldığını söyledi.

“YEMEKLERİNİ KÖTÜ KOŞULLARDA KENDİLERİ YAPACAK”

Türkiye’nin oldukça çok ilinden işçilerin bu biçimde kader yolculuğa çıktığını söyleyen Tanrıkulu, “Trenlerle, otobüslerle, kamyonlarla Türkiye’nin batısına fındık toplamaya, diğer tarlalarda çalışmaya gidiyorlar. Yozgat’a pancar için gidiyorlar. Bütün Anadolu coğrafyasında Doğu ve Güneydoğu’dan gelen kardeşlerimiz var. Her sene bunların dramına ve çektikleri acıya tanıklık ediyoruz. Hem yolcukları esnasında hem de çalışmalar yürüttükleri sırada. Dün saat 13.00’da Diyarbakır Garı’ndan başlayan bir yolculuk oldu. Yaklaşık 300’e yakın dostumuz, kardeşimizle 25 saat süren bir yolculuktan sonra buraya geldik.” ifadelerini kullandı.

Yaklaşık 300 bin bireyin bu biçimde geçici mevsimlik işçi şekilde Türkiye’yi dolaştığını söyleyen Tanrıkulu sözlerine şöyle devam etti: ”Bunların sorunları bugüne kadar Meclis’te etraflı bir biçimde konuşulmadı ve tartışılmadı. Gerçekten hem yolculukları esnasında hem de bulundukları yerde 35-40 yıllık iş yaşamlarında aşırı büyük bir yoksulluk bünyesinde yaşıyorlar. Geçen sene ücretleri 35 liraymış, bugün ise en aşırı 38 yada 40 lira olacak. Sabah saat 07.00’da başlayan mesaileri akşam saat 19.00’da bitecek ve 12 saat çalışacaklar. Barınma koşulları fena derecede çadırlarda, büyük oranda da elektriksiz ve susuz yerlerde kalacaklar. Yine yemeklerini aşırı fena koşullarda kendileri yapacaklar ve anca bu ücrete çalışacaklar. Bu nedenle bu koşulların en azından insani bir bir duruma getirilmesi lazım.”