Demiryolu Otomotiv Sektörüne Rakip Olacak
Demiryolu Taşımacılığı Derneği Başkanı, demiryollarında serbestleşmenin tüm yasal düzenlemeleriyle tamamlanması halinde otomotiv endüstrisi gibi bir endüstrinin demiryolu sektöründe de oluşacağını söyledi.
Demiryolu Taşımacılığı Derneği Başkanı Özcan Salkaya, yaptığı değerlendirmede, demiryollarında devlet tekelinin kaldırılması ve sektörün özel işletmecilere açılmasının Türkiye için geç kalınmış bir durum olduğunu ifade etti.
Avrasya bağlantı noktasındaki bir ülkenin, lojistik altyapısını bu kadar geç ve yavaş organize etmesini aklının almadığını dile getiren Salkaya, Türkiye’nin Batı komşusu eski demirperde ülkesi Bulgaristan’ın ve sürekli ambargo ve baskılarla yaşamaya çalışan doğu komşusu İran’ın bile daha önce serbestleşmenin yollarını açtığına ve uygulamaya koyduğuna dikkati çekti.
Salkaya, yaklaşık dört yıldır bekledikleri demiryolu sektörünü düzenleyecek ve serbestleşmenin önünü açacak kanunun çıktığını, ancak ikincil ve en önemli düzenlemelerin henüz gerçekleşmediğini belirtti.
Yayınlanmasını bekledikleri dört yönetmelik bulunduğunu aktaran Salkaya, “TCDD’nin ulaşım ağı ve altyapısını sektöre hazırlama konusundaki gayretlerini, Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün imkansızlıklar içindeki yoğun çabalarını takdirle izliyor ve destek vermeye gayret gösteriyoruz. Amaç doğru, gidilen yol uzun ve yorucu. Bu nedenle tarafların umudu ve enerjisi tükenmeden biraz hız verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Düzenlemenin tek taraflı yapılması, sektöre zarar verir”
Özcan Salkaya, özellikle Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü ile yakın temas halinde olduklarını, ancak TCDD’nin yeniden yapılanma sürecinde nasıl bir geçiş süreci yaşayacağı, hali hazırda yürüyen sistemin nasıl değişime uğrayacağı, fiyat tarifesi ve hizmet maliyetlerinin nasıl etkileneceği konusunda hiçbir fikirleri olmadığını söyledi.
TCDD’den bu konuda bir bilgi paylaşımı da olmadığını iddia eden Salkaya, “Üstelik TCDD yönetimi ile yaptığımız resmi olmayan görüşmelerimizde tarafımıza verilen bilgi, kendilerinin de bu konuda bir yol haritasına sahip olmadıkları yönünde” dedi.
Salkaya, sektörde hizmet alan ve veren firmaların özellikle fiyat tarifesi, eşit ve adil hizmet alım süreci, haksız rekabetin önüne geçilmesi gibi temel konularda resmi ve tutarlı bilgi sahibi olmadıklarını ifade etti.
TCDD içinden kurulacak taşımacılık firmasının imkan ve kabiliyetleri ile hali hazırda özel sektörle ilişkilerinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olduğuna işaret eden Salkaya, “Bu düzenlemenin tek taraflı olarak yapılmasının sonuçları, doğmakta olan demiryolu sektörüne ciddi zarar verir. Beklediğimiz çalışma modeli, TCDD yönetimi ve/veya düzenlemenin içinde olan ilgili başkanlık ve yöneticileri ile Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü yönetim ve başkanlıkları ile daha formel bir düzen içinde hareket edecek çalışma grupları oluşturmak ve düzenli toplantılarla hem bilgi sahibi olmak hem de değişimin doğru yaşanmasına katkıda bulunmaktır” şeklinde konuştu.
“Demiryolu endüstrisinin oluşması zor değil”
Özcan Salkaya, demiryollarının özel sektöre açılmasının sektöre etkisine ilişkin şunları kaydetti:
“Ülkemize biçilen ekonomik hedeflere ulaşmanın en önemli yollarından biri lojistik hizmetleri üretmenin kolaylığı ve bu hizmetlerin hızının yüksek, maliyetlerinin düşük olmasıdır. Özel sektörün, serbest piyasa koşullarının, rekabet şartlarının geçerli olmadığı, devlet tekeli ve yönetim biçiminin hakim olduğu bir lojistik operasyon işletmeciliğinin bu hedefleri vermesi mümkün değildir. İstatistiklere baktığımızda, bu kadar sınırlı ve aşırı kontrollü bir değişimin yaşandığı son 10 yılda sektörün sadece taşıma değil aynı zamanda üretim noktasında da nasıl bir gelişme gösterdiğini görebiliriz.
Taşımacılık firmaları, altyapı ve üstyapı inşaat firmaları, vagon ve yedek parça üretim firmaları, ray, travers, makas gibi yol inşaat ekipman ve parçaları üretim firmaları, güvenlik takip sinyalizasyon sistemleri üretim firmaları ve daha birçok konuda çok hızlı bir gelişim yaşanmaktadır. Artık ülkemizde özel sektör vagon ve lokomotif imalatı üzerine çalışmalar yapıyor ve buna bağlı yan sanayi oluşuyor. Serbestleşmenin tüm yasal düzenlemeleriyle tamamlanması halinde otomotiv endüstrisi gibi bir endüstrinin demiryolu sektöründe oluşması işten bile değildir.”
Yabancıların demiryolu taşımacılığına ilgisine yönelik soruya ise Salkaya, “Yabancı firmaların içinde konusuna göre özellikle Avrupalı ve Çinli firmalar başı çekiyor, çok yakın ilgi gösteriyor. Taşımacılık firmalarının şimdilik yurtdışı bağlantılı hatlarda odaklandığını söyleyebiliriz. İş birliği imkanlarını görüştüğümüz firmaların çoğu, Avrupa bağlantılı yurt içi ve Türkiye üzerinden Asya’ya yapılacak taşımalarla daha fazla ilgileniyor” yanıtını verdi.
“Yerli firmalar henüz bebek durumunda”
Salkaya, yabancıların yasal düzenlemelerin tamamlanmasına paralel olarak pozisyonlarını belirleyeceklerini ve konumlarını artıracaklarına işaret etti.
Bir taraftan memnuniyet verici olsa da bu ilgiyi iki nedenden dolayı aynı zamanda korkutucu olarak da gördüklerini dile getiren Salkaya, şöyle devam etti:
“Birincisi, sektöre giriş çıkışı doğru düzenleyemez ve kontrol edemezsek, kurumlar arasında entegrasyonu ve düzeni sağlayamazsak, ülkemiz çok kısa sürede yabancı firmaların hurdalığına dönüşür ve bir daha temizlememiz mümkün olmaz. İkincisi, bizim ülkemizde demiryolu sektöründe faaliyet gösteren yerli firmalar henüz bebek durumunda. Bazı ülkelerde neredeyse bir asırdır serbest piyasa şartlarında çalışan, bilgi, tecrübe, makine ekipman sahibi yabancı firmalarla, yeterli gelişimi sağlayamadığımız takdirde rekabet etme şansımız maalesef yok. Romanya’da bir firmanın 8 bin vagonu, 150’ye yakın lokomotifi bulunuyor. Türkiye’de özel sektördeki yaklaşık 40 firmanın toplam vagon sayısı 3 bin 500 civarında olup, manevra makinelerini saymazsak henüz hiçbirinin cari hat lokomotifi yok.”
TCDD’nin kuracağı taşımacılık firmasının 5 yıl süreyle bu geçiş sürecine hazırlanması için sübvanse edileceğinin kanunla belirlendiğini aktaran Salkaya, özel sektör firmalarının ne olacağı konusunda ise bir belirsizlik bulunduğunu ifade etti
Salkaya, hazırlanacak ikincil düzenlemelerin buna dikkat edecek, yerli üretici ve taşımacı firmaları geçiş süreci içinde kollayıp koruyacak şekilde hazırlanmasının zorunluluk olduğunu vurgulayarak, “İşte bu nedenle özel sektörü temsil eden sivil toplum kuruluşlarının bu sürecin direkt içinde fikir üreten, yön veren ve katkı sağlayan konumda olması ve siyasi iradenin buna imkan verecek şekilde önünü açması gereklidir. Aksi halde geçmişte farklı sektör ve konularda yaşadığımız kötü tecrübeleri tekrar yaşayacağımız kaçınılmazdır” diye konuştu.